İnsanlık tarihi boyunca bir çok başarı ve gelişmelere imza attık. Bunlardan en önemlisi antibiyotiğin keşfidir diyebiliriz. Gripten, ufak bir açık yaranın enfeksiyon kapmasından dolayı 20 yy'dan önce insanların öldüğünü düşünürsek; Evet, antibiyotikler sağlam bir buluştu.
Ancak geçtiğimiz günlerde bir haber peydah oldu. Bakteri ve mikropların, antibiyotiğe karşı tam direnç gösterebileceği ihtimali. Haber ile birlikte dünyanın çeşitli yerlerinden bilim adamları, antibiyotiğe karşı alternatif bir çözüm aramaya başladılar bile. Üzerinde çalışılan alternatif proje ise artık mikroplarla savaşmak yerine, onların üzerine yapışıp yok etme amacı ile üretilmeye çalışılan bir ilaç.
Peki insanlar olarak nasıl bu hale geldik? Gözle dahi görünemeyen mikro organizmalar, dehamızın yarattığı antibiyotiklere karşı gerçekten direnç kazanabilir mi? Bu aslında hem tereddüt edilecek, tüm insanların neslini etkileyecek bir haber niteliği taşıyabilir. Biz insan oğlunu 20. yüzyılın gerilerine, yani ufak bir enfeksiyondan can kayıpları yaşadığımız o karanlık çağlara geri döndürebilir.Evet Antibiyotiklerimiz Zayıflıyor. Baktığımızda insan dehası şuan da mikroorganizmalara yenilmek üzere. Sebebi antibiyotiğin kullanım alanlarını bilmememiz.
Sağlık bakanlığının kendi yayınladığı açıklamasında, 17 milyar lira harcanan ilaç sektörünün 12 milyar lirası antibiyotiklere gitmiş. Ne çok seviyoruz antibiyotik yutmayı. Yutalım iyi hoş da, neye karşı, nasıl yutalım?
Yanlış Kullanım Alanları
Antibiyotik bağışıklığı ile karşı karşıya olduğumuz bu yüzyılda, belkide tekrar tekrar dikkat etmemiz gereken en önemli konu. Bir antibiyotik nelere iyi gelmez?
- Gribe çare olmaz.
- Ateş düşürmez
- Ağrılarınızı dindirmez
Hastalandığımız zaman ilk yaptığımız şey doktora gitmek değil mi? Doktor amcanın bize verdiği ağır antibiyotikleri yutup bir güzel iyileşiyoruz. Ancak her antibiyotik ile iyileştiğimizde, vücudumuza yapılacak bir sonraki bakteriyel saldırıda zayıflaşıyoruz. Silahlarınızı iyi bilen düşmanlarınızın daha ağır ve teknolojik olanlarıyla geri geldiğini düşünün.
Aslında insanlar olarak kendi bağışıklık sistemlerimiz neredeyse çoğu enfeksiyon ile savaşabilecek kapasitede İDİ. Artık değil. Hangimiz ilaç desteği almadan yataktan çıkabiliyoruz? Hangimiz hasta olduğumuzda antibiyotik almayı reddediyoruz? Hiçbirimiz.
Ben geçen kıç ağır bir grip geçirdim. Burun akıntısı, baş ağrısı, sinüzit gibi bir çok baş belası ve istenmeyen diğer durumlarla da baş başa kaldım. Doktora gittiğimde ise bana miligram olarak ağır mı ağır bir antibiyotik verdi. Ben antibiyotiği ilk 2 gün kullanmadım. Elbette ki sizde aynı şeyi yapın demiyorum. Ancak ben vücut direncimin kırılmasına yol açmamak, en azından kendi antikorlarını üretecek seviyede kalmasına dikkat etmek istedim. İşe de yaradı. Antibiyotikler olmadan ayağa kalkman 7 gün aldı. Eğer kullansaydım bu süre 4 güne düşecekti. Ancak ben bir sonraki hastalığımı antibiyotiği kullanmayarak, yada geç kullanarak daha kısa sürede atlatacağım.
Vücudumuzun Bağışıklık Sistemleri : İPTAL
Şu son bir hafta etrafta dolanan antibiyotik direnci haberlerinin tek bir açıklaması var. O da insanların mikrop ve enfeksiyonlara karşı, bağışıklık sistemlerinin ne denli zayıf olduğudur. Dedim ya her antibiyotik sizi yataktan kaldırır ancak bir sonraki hastalığınız için sadece 1 antibiyotik yetmeyebilir. Bunun 50 ve daha fazla yıldır devam ettiğini düşünün. Eğer gereksiz antibiyotik kullanımına bir son vermezsek, saçma sapan nedenlerden dolayı antibiyotik almayı bırakmazsak, pek iç açıcı bir yere gittiğimiz söylenemez. Kanseri bile yenebilecek donanıma sahip vücutlarımız var ancak ufak bir enfeksiyon ile karşı karşıya gelindiğinde, en ağır antibiyotikleri almaktan kaçınmıyoruz. Tekrar hastalandığınızda bu satırları bir düşünün ve gereksiz antibiyotik kullanımına DUR diyin.
Sertan Comertel
0 comments:
Yorum Gönder